31 Mayıs 2016 Salı

BEBEKLERDE GAZ SORUNU

Merhaba !

Başlıktan da anlayacağınız gibi bugün pek de hoşlanmadığımız, ilk anneliğimiz ise elimizi ayağımızı birbirine sokan bir konuyla karşınızdayım. 

Bakalım biz Deniz hanımla gaz sorununun üstesinden nasıl gelmişiz ?

Biz gazla Deniz 1 haftalıktı öyle tanıştık. Öncesinde besleyip hemen gazını çıkartıyordum. Süreç böyle ilerliyordu. Aaa diyordum iyi yırttık bu gaz işinden. Şuan yaşadıklarımızı düşününce kendime totomla gülüyorum. 

Siz de gülün efenim.

Bu 1 hafta sonunda Deniz beslendikten sonra kızarıp bozarmaya, bacakları kitlemeye ve karnına doğru çekmeye başladı. Anladık ki geldi gazlar. Selam olsun ! 

Napsak ne etsek derken önce ben neler yiyorum neler içiyorum onu gözden geçirdim şöyle bir.

Biliyorsunuz bakliyatların tadına doyum olmuyor ama gaz da yapıyor köftehorlar. 

Bir diğer bölüm ise meyveler. Şeftali, erik, armut ve elma bunlar da gaz yapabilecek besinler.

İçeceklere bakacak olursak çoğu içecek zaten gazlı. 
Ki hamile kaldığımdan beri bu ürünlerden hep uzak durdum.

Sonra biraz da internetten araştırdım. 

Rezene ve kimyon tohumu içen annelerin çoğunluğu dikkatimi çekti. Hemen aktardan tohum halinde aldım. Ben bu tarz bitki çaylarının güvenilir aktarlardan ham halde alınması taraftarıyım. 
Raf ürünlerini tercih etmiyorum.

Tohumları orantılı bir şekilde karıştırıp kaynar suda 5 dakika beklettikten sonra süzüp (şeker ilavesiz!) lıkır lıkır içtim. 

Deniz’e iyi geldi mi derseniz bence evet. Aldığım her besin sütümden geçiyordu neticede. 
Hem ben sıvı tüketmiş oluyordum hemde gaz sorunu azalmıştı. Etkisi var mıdır bilmiyorum ama beni rahatlatıyordu açıkçası.

Tabi bir de şu meşhur -Zinco- olayına değinmek istiyorum. İsim olarak internette okuyunca doktorumuza sordum. İhtiyaç duyuyorsanız günde birkaç damla verin dedi. Başlarda işe yarar gibi oldu. Sonra ne olduysa elim ona gitmedi vermeyi unuttum. Derken asıl sorunun benim beslenmemde olduğuna kanaat getirdim.


***

Tabi bir de Deniz'in gazını çıkarma yöntemlerimizi değiştirdik. Şu şekilde;

 Emzirirken karnını dairesel olarak ovaladım. 
Beslenmeden yaklaşık 30 dakika sonra bacaklarıma yüzüstü yatırıp sırtını ovaladım.

YouTube üzerinden -bebeklere gaz masajı yapılır- isimli birçok video izledim. Videolarda masajı uygulayan kişiler genelde bebek hemşireleriydi. Hem masaj tekniğini gösteriyorlar hem pratik bilgiler veriyorlar. O hareketlerinde çok faydasını gördüm.

Şuan gaz problemimiz oldukça azaldı. Zaten bebekler 4-5 aylık olduğunda kendiliğinden yavaş yavaş çıkarabiliyorlar gazlarını. 

 Burdan kolik annelerine kolaylıklar diliyorum. O çokbaşka bir alem gerçekten. Yaşamayan bilemiyormuş. Bizim o derece ciddi sorunlarımız olmadı.

Bizim gaz maceramız bu kadar . 

Öpüldünüz !


not:Görseller internetten alıntıdır.


27 Mayıs 2016 Cuma

ACİL DURUM SEPETİ

Merhaba !

Bugünkü yazımız çok faydalı olacağına inandığım bir konuya dayanıyor. Eğer yeni anneysen yada hamileysen senin de işine çok yarayacak. 

Şanslısın !

Deniz’e hamileyken hep doğacağı günü hayal ettim doğal olarak. Bizi nasıl bir süreç bekliyor düşünür dururdum. Günlük rutinimiz nasıl olacak en çok bunu merak ediyordum. Emzirme, altını değiştirme, banyosu, burun temizliği, ağız bezi osu busu derken ne kadar çok malzemeye ihtiyaç duyuyor insan.

İnstagramda taze bir anne olan annetavşan’ın bir paylaşımına da denk gelince dedim gerçekten de lazım böyle bir sepet. O yüzden de adına –acil durum sepeti- koydum. Çünkü öyle !

Peki neler var bu sepette?

-Bebek Bezi 

-Islak Mendil 

-Bebek Pamuğu 

-Pişik Kremi 

-Zeytinyağı 

-Bebe Yağı 

-Cilt Bakım Kremi 

-Alt Değiştirme Örtüsü 

-Serum Fizyolojik/Burun Temizleyici 

-Tırnak Makası 

-D-Vit 

-Zinco 

-Emzik Kutusu 

-Ağız Bezi 

-Fırça/Tarak 

Görüğünüz gibi epeyce şey lazım oluyor bize. Bu listeyi azaltıp çoğaltmak size kalmış. Ama emin olun bunların hepsine bir gün içinde kaç defa elim gidiyor ben sayamıyorum.


Sepeti Kıbrıs' ın meşhur dükkanı Mrs.Pound' dan aldım. Alternatifleri çoktur. 
Basit bir kutu da olabilir. Ben tutma yeri olmasına özen gösterdim. Taşıması rahat olsun diye. Küçük şeffaf olan da Gratis'te seyahet seti almıştım Dove'un. Onun çantası. Şeffaf olması içini görmek açısından çok avantajlı. 

Bilerek tüm malzemeleri dağıttım. Bir de toplu nasıl kullandığımu göstermek için.
Böyle bakınca hiç toplanmayacak gibi görünsede;




İşte bu kadar ! 







25 Mayıs 2016 Çarşamba

DENİZ’in UYKU ARKADAŞLARI ve BABY NESTLERİ

Merhaba!

İçimizi ısıtacak bir yazı var şimdi sırada. 

Son zamanlarda örgü oyuncaklar o kadar moda oldu ki. Olmayanı kınayacak duruma geldik nerdeyse. İnstagram da örgücü teyzelerin sayfasında hep görüyordum ve içim gidiyordu. Çünkü 50-60 tl verip garip peluş oyuncalar almak bana gereksiz geliyordu. Olacaksa örgü olacaktı az maliyetli olacaktı.
Çok sevimli değiller mi ?

Sevgili anneciğime gösterdim yapabilir miyiz sence diye. Benim için çocuk oyuncağı demesin mi. Yok arkadaş dikiş nakış örgü bilen biri olacak aile de. Bir de nazın geçecek ona.

Yapılanları inceledik ve elimizde hangi ipler var şöyle bir baktık ve ortaya bu yer misin yemez misin minnoşlar çıktı.
Yani birşey bu kadar mı güzel olur ya. İnsanın bebek olası bunları mıncırası geliyor. 
Şahsen ben öyleyim. Seni bilemem !

Şimdilik  Deniz pek farkında değil bunların. Sarılayım yatayım moduna geçmesi için 6. ayını doldurmalı diye düşünüyorum. Yine de ikisi yatağının kenarında ona eşlik ediyor. Diğer zamanlar da alışması için eline veriyorum oynaması için.

Epey eğleniyor onlarla. Sevecek ben inanıyorum. 

***

Gelelim bir de -Baby Nest- meselesine. Bunu ilk defa duyanlar için kısaca açıklayalım. Bebek yuvası-Bebek yatağı anlamlarına geliyor. Yurtdışında çok popüler bir üründür kendileri. Biliyorsunuz ki instagram inanılmaz bir kazanç kapısı. Bebek ürünleri satan sayfalarda çok sık görmeye başlamıştım. Biraz araştırınca, kullanım şekli çok mantıklı geldi. Şöyle ki;

Bebek doğduğunda anneyle yakın temas halinde olması çok önemli. Bazı doktorlar ilk 6 ay  bebeğin anneyle yatmasını bile öneriyor. Süt yapıcı hormonlar bu şekilde atağa geçiyormuş. 

Hal böyle olunca bebekle aynı yatakta olup bir kaza yaratmamak için bu amaçla yola çıkılarak tasarlanmış ve almış başını gitmiş bir ürün. 
Bunlar dışında bebeği taşımak, uyutmak, oyun oynamak için çok iyi bir alternatifti. 

Eee zaten gebeliğin yarısı böyle şeyleri araştırıp, bebeğiniz için en iyisini istemekle herşeyi almak istemekle geçiyor. 
Bende hemen anneme tarif ettim. İnternette bunu yapan bir bayanın bloğununa denk geldim. Sağolsun detaylı anlatmış. Biraz da Pinterest' i karıştırdım. Sonra annem bu güzelliği ortaya çıkardı. Pembe olan Deniz' in ilk baby nesti. 

İyiki tesadüfen görmüşüm, iyiki yapmışız dedim kullandıkça. Çünkü Deniz' i kırkı çıkana kadar gündüzleri hep buna yatırdım. Altını bunda temizledim. Hastaneye bununla gittik. Yandan sarkan tutma askılarıyla taşımak çok rahattı. Deniz de çok mutluydu içinde. Böyle tam 3-3.5 ay geçirdik.

Derken Deniz büyüdü, boyu uzadı bu pembeye sığmaz oldu. Anneme yeni bir tane yapmasını rica ettim.

 O da bu sarı rengine bayıldığım, büyüklüğüyle kalbimi çalan baby nest oldu.
Deniz büyüdü ama baby nestten vazgeçmedi. Hala gündüz uykularında buna yatırıyorum. Fırfırlı yerlerden açıp gevşeterek oyun minderi gibi de kullanıyorum. Fotoğrafta da göründüğü gibi yukardaki üç küçük cebe Deniz' in ağız bezini, önlüğünü filan da koyuyorum pratik oluyor. 

Benim deneyimlerim bu şekilde.

İnstagramda da satış yapan sayfalar var. İnternet üzerinden de satış yapılıyor. Yada elinizden biraz dikiş geliyorsa oturun dikin. İnanılmaz güzel tasarımlar da var. 

Pinterest zaten bu anlamda derya deniz. 

Son dönem bebeklerin ve annelerin ihtiyaç listesinde olmazsa olmaz ürünler artık bunlar.






23 Mayıs 2016 Pazartesi

BEBEKLERDE KONAK SORUNU

Merhaba!

Eğer aranızda hamile veya yeni anneler varsa o da ne diyebilirler.  Hemen açıklayalım 
Genellikle yenidoğan bebeklerin kafa derisinde oluşan, sarı renkte, hafif kokulu, kalın bir tabakadır. Pullanma diye tarif edebiliriz.

  Bu tabakayla ilk kez karşılaşıyorsanız endişelenmeniz normal. Ama korkulacak hiç birşey yok. Özel bir çaba sarf etmeden kendiliğinden geçtiği bile söyleniyor.

Bu bebeğin vücudunun doğal olarak oluşturduğu bir tabaka. O yüzden paniklemeden sakince ilerlemek gerekiyor. Çünkü 1 yaşına kadar geçmeme ihtimali var. 

Peki bizde nasıl oldu bu iş ?

Öncelikle söylendiği gibi bizde konak doğar doğmaz oluşmadı. İsim olarak biliyordum hazırlamıştım kendimi ama baktım ki Deniz konaksız doğdu. Ooo dedim iyi yırttık bu işten.

Deniz 3 aylıktı kafasında birkaç yerde pembemsi kabuklu bir görüntü oluşmaya başladı. İşte bu konaktı. Demek ki konak illa doğuştan gelmiyormuş. 

Peki biz neler yaptık ?

Öncelikle şunu belirteyim, Konak için özel şampuanlarda satılıyor. Ben daha doğal olan yöntemi tercih ettim.

Hergün Deniz uyandğında, asiti alınmış saf zeytinyağı ile saç diplerine masaj yaptım. Tabi bıngıldak kısımlarına çok dikkat ettim. Bu yağlama işlemi bitince 2 saat beklettim.


Sonrasında Deniz’ e hazırlık alışverişimde aldığım fırça-tarak setindeki ince tarak meğersem bu iş içinmiş. Yaşayınca öğrendim. Bu tarakla Deniz’in saçlarını güzelce taradım. 

Zaten göreceksiniz o kadar güzel kalkıyor ki o tabaka. Tarama işleminden hemen sonra Deniz’i yıkamaya gayret gösterdim. Bazı anneler bu işlemi hergün yapıyormuş. Biz de konak çok ciddi olmadığı için ben gün aşırı yapmayı uygun gördüm. 

Bu işlemleri 2 ay boyunca tekrar ettim. Ve bu konak hikayesi de böylece bitti.

Söylemeden geçmeyeyim, ben doktorumuza sordum ve zeytinyağı işleminin doğru olduğunu, kesin sonuç vereceğini söyledi. İçim rahat devam etmiştim.

Peki bunlar dışında nelere dikkat ettim ?

Kesinlikle kabukları elimle kaldırmadım veya kazımadım. Bunun enfeksiyona neden olması çok büyük bir ihtimal.

Tarağı çok dikkatli kullandım. Dik bir şekilde değil, eğimli şekilde kullandım. İşlem bittikten sonra tarağı temizleyip bir sonraki kullanıma hazır halde bıraktım.

Banyo suyunun sıcaklığı çok önemli. Olması gerekenden daha sıcak su, yenilenen deride irritasyona sebep olabilirdi çünkü.

Bizimde konak maceramız işte bu kadar.


not:Görseller internetten alıntıdır.



22 Mayıs 2016 Pazar

BEBEKLERDE REFLÜ NASIL OLUR ? SÜTÜMÜN KALİTESİNİ NASIL ARTTIRDIM?

Merhaba!

Uzaktan bakınca ayrı postlarda olması gereken iki konu gibi duruyor ama aslında öyle değilmiş!
Sütün de kalitesimi varmış demeyin. Varmış! 

Beslenmesine dikkat etmeyip abur cuburla mideyi dolduran bir anne ile günlük protein ve karbonhidratlarını aksatmadan alan bir annenin sütünü kimse kıyaslayamaz.

Bir aşı gününde yine sağlık ocağındayız. Doktor Deniz’i muayene ediyor. Gözlüklerini yarıya indirdi ve bana bir bakış atıp; biraz zayıf kalmış, emziriyor musunuz? dedi. –Tabiki hemde foşur foşur, fazla geliyor kusuyor bile dedim kendimden oldukça emin bir tavırla.

Doktor kusma şeklini, neyden sonra, ne sıklıkla kustuğunu sordu. Sonra yüzüme bakıp, Deniz de reflü var dedi. 

Hööö ! 
Ne reflüsü, bebekte olur mu şoklarını atlatınca doktor anlatmaya başladı.
Sık rastlanan bir durum. Yenidoğan bebeklerde mide kapakçığı tam gelişmediği için bu kusmalar normalmiş. Zamanla kendini geliştirir zaten ek gıda döneminde bu sorun ortadan kalkar dedi. Yapmam gerekenleri anlattı. Ve günde iki kez iki ölçek halinde –anti reflü- özellikli mama vermemi önerdi.

Biz çıktık geldik eve. Deniz’in kusmaları iyice gözüme batmaya başladı. Çocuk baya baya her emzirmeden sonra ciddi anlamda kusuyordu. Birkaç gün Deniz’i böyle takip ettim. Bu sefer konu sütümün olup olmaması değil Deniz’in sağlıklı bir kiloda olmasıydı.

Kısaca –anti reflü- mamalardan bahsedeyim. Normal mama veren anneler bilir, mamanın kıvamı tıpkı anne sütü gibi. Yani su gibidir. Anti Reflü mamalarında durum daha farklı. Mama koyu bir yapıya sahip. Cıvık krem şantiye benzetiyorum ben. En yakın tanımı böyle yapabilirim.

Ülkemizde çok fazla çeşit yok bunu da belirteyim. Doktorunuzun dediğini de alabilirsiniz, eczacıdan içerikleri dinleyerekte karar verebilirsiniz.

Ben ikinci yolu seçtim ve -SMA STAYDOWN- isimli 900 gramlık teneke  kutuyu aldım. Önemli bir konu var tam da burda. Anti Reflü mamaları kullanmak için geniş ağızlı biberon emziği kullanmak gerekiyor. 0+ olanlar ne yazık ki bebeğe işkence oluyor. Denedik aynen öyle oldu !

Mamayı aktif olarak kullanmaya başlayınca Deniz’in kusmaları azaldı. Mamanın kıvamı normalden koyu olunca mideden yemek borusuna geri kaçma olasılığı kalmıyordu. Mama veriyordum diye emzirmekten vazgeçmedim. Hala emziriyorum ve emzireceğim.

***

Doktorumuz; sütünün kıvamı yağlı olmadığı için... şeklinde devam eden bir cümle kurdu bana o gün. Oturdum düşündüm sütünde mi kıvamı oluyor diye. Araştırdım tabiki ne var ne yok. Aslında bu kanıtlanmış bir durum değil. Fiziksel bir durum. Genetik faktörlerde etkili tabiki. Şimdi bende şöyle bir algı oluştu, eğer beslenmeme dikkat edersem sütümün kıvamı koyulaşır (yağlı) olur ve Deniz’in kusmasını engellerim.

Aile dostumuz bir ebeyle görüştüm. Bana neleri daha sık tüketirsem sütümün yağlı ve kaliteli olacağını anlattı. Sizlerle paylaşmalıyım hemen. Bakalım neler var bu kısa listede !

-Zeytin-
-Kaymaklı Yoğurt-
-Tam Yağlı Süt-
-Tam Yağlı Peynir-
-Tahin Pekmez Karışımı-
-Tereyağı-
-Yumurta-
-Ceviz-Badem-

Bende az da olsa işe yaradı. Özellikle tahin-pekmez karışımı ve zeytin. 
Günlük 4-5 yemek kaşığı tahin-pekmez karışımı yiyorum.
Zeytini de kahvaltıda en az 20 tane yiyorum. Burdan Canan Karatay'ın da kulağını çınlatalım. Günde 60-70 tane zeytin yiyin diyor. 

***

Peki Deniz’in kusmasına engel olmak için ekstra neler yapıyorum ?

Beslenmeden sonra kesinlikle yatırır pozisyona getirmiyorum. Bu çok önemli. Mümkünse dik veya eğimli tutmaya çalışıyorum.

Önceden sırtına küçük pıt pıt şeklinde vurup gazını alıyordum. Şimdi sadece sıvazlayarak gazını almaya çalışıyorum.

Verdiğim mamanın miktarını gördüğüm için sorun olmuyor ama emzirirken bu miktarı bilemediğim için az az  sık sık emzirmeye çalışıyorum.

Beslenmelerden sonra en az bir saat hoplatmamaya çalışıyorum.

Deniz heyecanlandığında kusan bir bebek. O yüzden ona şebeklikler yaptığımızda hemen kusuyor. Çok zor ama bu bir saat onu güldürürken dikkatli olmaya çalışıyorum.

Yatağına yatırdığımda kafasının altına eğimli bir yastık kullanıyorum. Hamileyken kendime destek minderi almıştım. Çok işime yarıyor bu konuda.


not:Görseller internetten alıntıdır.






20 Mayıs 2016 Cuma

SÜTÜMÜ NASIL ARTTIRABİLİRİM ?


Merhaba!

Her annenin mutlaka internete yazdığı  veya yakın çevresine sorup bilgi aldığı bir konu bu. Bende bloğumda yer vermezsem olmazdı. O zaman başlayalım.

Kağıt kalemi alın gelin özel karışımı anlatacağım. 

Bu karışım sayesinde memeler sütle dolup taşacak !

İşte söylüyorum.

SU ! Evet sadece SU. Ne sandınız ki ?


Şerbetli ağır tatlılar mı ?
Yoksa şu otu bu otu diyeceğimi, aktarları zengin edeceğimizi mi düşündün ? Öyle değil anacım. Bak şimdi aynen şöyle oluyor bu işler..

Fizyolojik olarak bedenimiz zaten süt üretmeye göre ayarlanmış. Yani biz normal beslenmemize devam ettiğimizde sütümüz olacaktır da yetecektir de. Burda ki mesele biz annelerin sütüm çok olsun algısı. Bu algıyı kırmak. 

Doktorlar zaten günde en az 2,5 litre su içmemiz gerektiğini yıllardır söylüyor. Emizrme döneminde bu miktar 3 litre oluyor. Bunun 2 litresi tartışmasız –su- olmalı.
Geriye kalan o 1 litreye gelecek olursak şunları tüketebilirsiniz ;

-Süt ( Gaz yapar diye düşünme alakası yok. Rivayetten öteye geçmez bu yargı  )


-Ayran ( Bu bir taşla üç kuş vurmak işte. Süt-Yoğurt-Su üçlemesinden herkese merhaba  )



-Hoşaf ve Komposto ( Peki nasıl yapmalıyız ? Biliyoruz ki bu içecekler tatlı meyvelerden yapılıyor. 
Bir de biz yaparken ekstra şeker koyuyoruz. Bu şeker ne yapıyor bizi daha fazla susatıyor dayanıyoruz suya. Eee demekki neymiş yine su yine su. İnsan sağlığı için hiç bir faydası olmayan şekeri çıkaralım artık hayatımızdan. Hoşafınızı da kompostonuzu da sadece su-meyve kullanarak kaynatın ve posalı içmeye gayret gösterin  )






-Emziren Anne Çayları ( Kuş yemi görünümlü oraletten bozma çaylardır bunlar. Tadı da güzeldir.  Denedim ama aman aman bir etki görmedim. Tek güzel yanı, bu çaylar tatlı olduğu için peşine 3-4 bardak su içiyorum )

Yine SU yine SU !

İçin Gari !!


not:Görseller internetten alıntıdır.


19 Mayıs 2016 Perşembe

EMZİRME SÜRECİ

Merhaba !


Yine uzun bir yazı geliyor. Kemerlerinizi bağlayın! Süt diyarına uçuyoruz..

43 haftalık hamileliğim boyunca o eşsiz anı düşündüm durdum. Deniz doğacaktı ve ben hemen emzirmeye başlayacaktım. Sütüm foşur foşur gelecek, yetecek! Hatta artacaktı. Her yerde gönlümce emzirecektim. Bunun için emzirme önlüğü bile almıştım. Hem gezecek hem de istediğim yerde önlüğü takıp emzirecektim. Buraya kadarı –hayaller-

Gelelim –hayatlar- kısmına.

Deniz doğduğunda hemen göğsüme verildi ve o ten teması gerçekleşti.  Ebenin yardımıyla emzirmeye başladım o an. 15 dk emdi ve uyuya kaldı. Buraya kadar herşey normal ve istediğim gibiydi. Odaya çıktığımızda ikimizde dinlendik sonrasında Deniz aç bir şekilde uyanmıştı. Ama bir gariplik vardı. Doğumhane de cokur cokur emen bebek gitmiş yerine savaşan bir bebek gelmişti. 

Neler oluyor?

Hemşireyi çağırdık. Anlattım durumu olabilir çok normal bir de beraber deneyelim dedi. 
Deneme 1-2-3 ... Olmuyordu !

Deniz bağır çağır ağlamaya başladı. O ağladıkça ben panik oluyordum. Pes etmeden deniyordum. Yok emmiyordu. Ve işte ihtimalini dahi düşünmediğim, asla olmaz olamaz dediğim o kritik an gelmişti. Hemşirenin sesi hala kulaklarımda !
Mama vermemizi ister misiniz?

HAYIR !

Çok net böyle dedim. Emecek ben hissediyordum. Ama nazlanacak galiba diyordum. Peki öyle mi oldu? HAYIR! Koca bir HAYIR!

Eşime bir anda dedimki hemşireyi söyle mamayı hazırlasınlar. Mama geldi ve Deniz ne mi yaptı?
Şişenin dibini 10 saniye içinde gördü ve gerisini de ister gibi yaptı, yaparken yoruldu, yorulunca uyudu. Bebeğim açtı ve ben emziremiyordum. Besleyemiyordum yavrumu. 

Ödemdi, şişlikti derken Deniz 200 gr kaybetmiş bir şekilde eve döndük. Tabi evde de aynı durumlar oldu. Emmiyordu uyuyordu ağlıyordu. Ertesi gün doktor kontrolü vardı. Doktor olması gerekenden fazla kilo kaybetmiş sarılık sınırında mama başlatmak zorundayız dedi. Bana göğüs ucu çıkarıcı, pompa ve kelebek göğüs ucu almamı önerdi.

Hazırlık yaparken işin bu kısmını hiç düşünmemiştim. Gelişi güzel bir biberon almıştım sadece. Hastaneden çıkınca ilk eczaneye girdik ve altta gördüklerinizi aldık.






Eve gelir gelmez işkence başladı !. Ne acı bir işlem olduğunu hiç bir örnekle anlatamam. Sütüm vardı ama Deniz almıyordu. Tabi mama verip duruyorduk bu arada.
Ama birşeyler eksikti. Yanlış olan birşey vardı ama neydi ki ?

İki gün sonra tekrar doktordaydık ve çok şükür Deniz iyi bir tartıya ulaşmıştı. Doktor sütün geliyorsa mamayı bırakıp emzirmeye geç demişti. Demişti ama emmiyordu ki eşek sıpası. Doktorla bu durumu paylaşınca hemen bir bebek hemşiresi size yardımcı olsun dedi.

Burdan o hemşireye sesleniyorum. ALLAH SENDEN BİN KERE RAZI OLSUN !!

Mesele doğru emzirme pozisyonuymuş meğer. Beni emzirirken görseydiniz bir taraflarınızla gülerdiniz Hemşirenin bir iki hareketiyle Deniz öyle bir asıldıki. Anlatamam ! Yaşanır ancak .
Mama defteri kapanmıştı artık.

İyiki pompayı almışım. Sütün tamamen boşaltmamı da sağladı.
Şöyle güzel bir yanı da vardı. Uykuya yenildiğimde, dışarı çıkıp nefes almak istediğimde imdadıma sağıp dolaba attığım sütler koşuyordu. Annem ısıtıp besliyordu Deniz’i.


Gelelim benim notlarıma: Olmaz olmaz demeyin anacım. Emziremeyeceğiniz ihtimalini de düşünüp, yenidoğana uygun bir biberon ve mama alın. Bulunsun. Zarar gelmez.

Doğru emzirme pozisyonu ile ilgili youtube dan çokça video izleyin. Olmuyorsa sağlık ocağına gidip hekiminizden veya hemşirenizden yardım isteyin.

Asla emzirmekten vazgeçmeyin. Deniz’i aktif olarak emzirmeye başlamam beş günümü aldı. Sütün bir yere gittiği yok. Orada duruyor !

Sakin ve sabırlı olmaya çalışın. Lohusayken bu pek mümkün değil ama olduğu kadar. Bu iş en güzel sessiz bir ortamda ve sizi germeyen insanlarla oluyor.

Ay sütün gelmiyor mu, yetmiyor mu, doymadı bu çocuk,aç bu çocuk diyen insanları Allah’a havale ediyor, taze annelerin yakasından düşmenizi rica ediyorum !


not:Görseller internetten alıntıdır.


18 Mayıs 2016 Çarşamba

DOĞUM HİKAYEM

Merhaba !

Baştan söyleyeyim biraz uzun bir yazı olabilir. 

Benim her anlattığımda her hatırladığımda tekrar tekrar yaşadığım o eşsiz an. Bir kadının hayatının tek kırılma noktası bence doğum. 

Okuyacak olanlara şimdiden teşekkür ederim.

Her zaman normal doğumu savundum, istedim, diledim. Olabildiğince bu şekle hazırladım kendimi. Doktorum da o kadar motive etmişti ki beni. İşte bu yüzden Deniz’in gelmesi için tam 43 hafta bekledik.

05.12.2015 sabahı nişanla karşılaşınca doğuruyorum diye gittik ama doğurmadım. Doktorum bir gün daha bekleyelim, gelmezse suni sancı başlatalım demişti. Döndük eve. Tabi bir heyecan herkeste. Normal gelmese de gelecekti Deniz birkaç güne.

06.12.2015 gece 00:30 civarı az az sancılar gelmeye başladı. Alışkın olduğum yalancılar sancılar gibi değildi. Eşimle beraber not etmeye başladık. Tam 2 saat boyunca sancıları takip ettik. Gayet düzenli gelen sancılardı bunlar. En sonunda su gelmesiyle, toparlanıp hastanenin yolunu tuttuk. Ben,eşim,annem ve kayınvalidem..

Gider gitmez kontrollerim yapıldı ve doğum için beklenen açılma henüz yoktu. Bizi biraz uzun bir süreç bekliyordu. 

04:00 de hastaneye yatışım yapılmıştı artık. O pembe kol bandını takmıştı hemşire. NST’den alışkın olduğum sancı ve kalp atışı bantları yine bağlanmıştı. Ve oda da kızımın kalp atışları duyuluyordu. Gelip giden sancılar, geçmeyen saatler.. Beklemek o kadar zordu ki.

Ebeler iki saatte bir gelip kontrolleri yapıyordu.Süreç biraz yavaş ilerliyordu.

Benimle ilgilenen ebe, pilates topuyla yapabileceğim birkaç hareket gösterdi. Bu hareketlerin beni rahatlacağını söyledi. Ki öyle de oldu. Eğer imkanınız varsa mutlaka deneyin. 

Öğleden sonra doktorum geldi konuştuk, beni çok rahatlattı. Yapabileceğimi, bana güvendiğini söyledi. O kadar iyi geldi ki.

Doğumuma eşim girsin çok istiyordum. Annem de çok istekliydi bu konuda. Doktordan rica ettik. İkisi de girecekti doğuma. İş doğumhaneye girebilmekti artık.


Saat 16:00 olduğunda o serum gelmişti.. Suni sancı serumu. Deniz’in kendiliğinden gelmeye niyeti yoktu. İşte o andan sonra başka bir süreç başladı. Çünkü doğal gelen sancılarda nefes almak için zamanım, dinlenmek için birkaç dakikam oluyordu. Ama suni sancı izin vermiyordu buna. Yine de dayanılmayacak gibi değildi kesinlikle. Sonucunu bilince dayanıyorsun. 




Saat 18:30 da ebe; artık hazırsın gidiyoruz! dedi.  Allahım gidiyorduk, doğumhaneye geçecektik artık. Hemen hazırlandım ve oraya geçtim. Eşim ve annem de önlüklerini giydiler. En büyük destekçim onlardı. En çok da eşim. Elimi bir an bırakmadı. O an yapacağını biliyorsun evet ama birilerinin sana güvenmesi gazlaması çok önemli. Tüm hazırlıklar yapıldı. Bir yandan Deniz’in kalp atışları bir yandan benim heyecanım, korkum, mutluluğum herşey nasıl da bir an da yaşanıyordu.

Doktorum girdi içeri. Hazır mısın Elif ? diye seslendi. Bilmem ki ! Hazır mıydım ?
EVET hazırdım ! Sohbet ediyorduk. Nasıl nefes alıp vermeliyim, sancıları nasıl karşılamalıyım tek tek anlattı.

 Nefes işi önemli !!!

Sağ yanımda eşim ve annem.. Efsane tecrübeli bir ebe ve sonsuz güvendiğim doktorum..
 Arkada bir bebek hemşiresi ve bir çocuk doktoru. Bir tek Deniz yoktu. 

Sancılar yavaş yavaş geliyordu. Doktorumun dediği gibi nefes alıp vermeye çalışıyordum. 
1-2-3... derken..



Saat 18:56 da bir ağlama sesi duydum. Doktor Deniz’i doğar doğmaz göğsüme verdi. Ebe’nin yardımıyla hemen emzirmeye başladım. Allahım ben kollarımda bir mucize tutuyordum. Ağlaşmalar mutluluk sözcükleri dolaşıyordu o oda da. Tertemiz pembe tenli mis gibi bir bebek. Ben hayatımda böyle güzellikte hiç birşey görmemiştim. 25 sene nasıl da boşmuş herşey. 

Bebek hemşiresi Deniz’in ilk kontrollerini yapmak için aldı. Doktor kontrollerini yaptı herşey yolundaydı.

Deniz çok sağlıklı ve hareketliydi. Kıyafetlerini giydi ve tekrar kucağımdaydı. Yine emzirmeye başladım. Nasıl da obur bir bebekti. İşte hayallerim gerçek oldu.. 

Doktorum doğumun çok güzel geçtiğini, herşeyin iyi olduğunu söyledi. Çok mutluydum. Bir saat doğumhane de geçti. Ebe kendini iyi hissettiğinde odana çıkabilirsin dedi. 




Binbir korkuyla ayrıldığım odaya,Deniz'le çıkacağımı hayal ederek inmiştim sancı odasına.

Ve öyle de oldu! 

Deniz kucağımda çıktık odaya. Herşey istediğim gibiydi. 

Hemen yatağa geçtim, biraz dinlenmek-uyumak o kadar iyi gelmiştiki. O an ki açlık hissini anlatamam. Kıtlıktan çıkmış gibi yedim içtim. 

Deniz melekler gibi uyuyordu..

Harika geçen 43 haftalık hamileliğim, eşsiz güzellikte gerçekleşen bir doğumla taçlandı.

Evet canım acıdı.. Hiç yaşamadığım bir acıydı.. Ama denilen klişe çok doğru!

 Dayanılmayacak bir acı değil. 

O doğunca herşey bitiyor. Evet ! Aynen öyleymiş..

Deniz doğdu bende doğdum..


17 Mayıs 2016 Salı

DOĞUM ÇANTAMIZDA NELER VARDI?


Merhaba!

3.Dünya savaşına giderken yanıma aldıklarımla karşınızdayım.

Yahu biz kadınlar zaten kararsız varlıklarız. Doğum çantası cümlesinde -çanta- kelimesi bile yetmişti bana. Bu sefer iki katı hazırlık yapacaktım. Kendime ve Deniz’e. Tabiki bende yine hatim etme durumları baş göstermişti. 

Bir sürü blog okudum. Hatta kadın doğum doktorlarının hazırlamış olduğu listeleri bile inceledim. Okuduğum kitapta bile liste vardı. Ama yok bana yetmiyordu hiç biri. Az mı oldu eksik mi var diye geçmişti günlerim.


Aslında bu işte önemli olan şu. Doğumu nasıl yapacağın! 

Ben hep normal doğum istiyordum. Doktorum normal doğum yapabileceğimi,buna elverişli bir yapım olduğunu söyledi ama ekledi !  Herşeye hazırlıklı olmakta fayda var. Erken doğum-ani sezaryen ihtimali düşündürüyordu beni. Ki hep erken doğum yapacağıma inandım. Öyle çok inanmıştım ki 32.haftamda ben herşeyi hazırlamıştım.

İşte bu yüzden de işimi garantiye alıp, sezaryene gider gibi hazırladım çantaları. Pişman mıyım? Çantayı ben taşımadığım için tabiki hayır !

Haydi bakalım ben nelerle doldurmuşum çantamı.

-Benim Çantam-

-Gecelik: İki tane ve tabiki önden düğmeli gecelik aldım.

-Pijama: İki takım koydum çantaya. En önemli özelliği önden düğmeli olmaları tabiki.

-Sabahlık: Pijama takımının biri üçlü set halindeydi. Sadece bir tane sabahlık aldım yanıma.

-Lizöz: Kış annesiydim ve olmazsa olmazdı. Annemin ellerinden çıktı bu güzellik.

-Rahat V Yaka Atlet: İki tane yeterliydi. Öyle de oldu. İyiki özellikle emzirme atleti almamışım.

-Sütyen: İki tane koydum. Az gibi gelmişti ama yetti.

-Külot: Bol bol alın  Herşey olabilir çünkü. Ben 10 tane aldım. 
Yarısı pastel tonlarda yarısı koyu renkteydi. 



-Çorap: 3 çift aldım yanıma. Kış hamilesi olduğum için sayı iyiydi benim için. Terledikçe çıkarıp temizini giydim.
-Çıkışta Giyilecek Rahat Kıyafet/Ayakkabı: Ben hamileliğimi tayt ve rahat askılı atlet ve üstüme ince hırkayla geçirdim. Hastaneden çıkış içinde yine bunları tercih ettim.

-El/Yüz Havlusu: Nolur nolmaz diye almıştım. İhtiyacım olmadı. Hastane odası inanılmaz temizdi zaten. 
-Kirli Torbası: Bu lazım oluyor gerçekten. Temiz çamaşırlarınızın arasına koyamıyorsunuz neticede. Poşet yada kumaştan torbalar iş görür.

-Lohusa Terliği/Lohusa Tacı: Eee o fotoğraflarda başka nasıl güzel çıkarız ki.

-Mini Bakım Kiti (şampuan,duş jeli,sıvı sabun,roll-on,nemlendirici,diş macunu,diş fırçası,makyaj malzemesi,tarak,göğüs ucu kremi,göğüs pedi)

-Ped: Ben Orkid’in ultra yoğun olanını tercih ettim. 20’li bir paket aldım.

-Deniz’in Çantası-

-Hastane Çıkışı: 2 takım

-Çıtçıtlı Body: 2 tane

-Patikli Tek Alt: 2 tane

-Pijama Takımı: 1 tane

-Hırka/Yelek: İkisinden de birer tane

-Kirli Torbası: Annemin Deniz'e özel diktiği ağzı büzgülü bez torbamızı koydum. İş gördü.

-Havlu: Yine nolur nolmaz diye koyduğum birşey. Kullanmadık !

-Battaniye: Kış bebeği. Sarıp sarmaladık balböceğimi.

-Kundak: Olmasada olurdu. Battaniyemiz ince olsaydı belki kundak daha çok iş görürdü ama bize sadece battaniye yetti. 

-Ana Kucağı: Bebeği eve ne şekilde getireceğiniz önemli. Yalnız şu detay önemli. Ana kucağınız çukursa beline destek almayı unutmayın. Bunu ancak bebeği oraya koyduğunuz anda anlıyorsunuz. 

-Bebek Bezi: 10 tane

-Islak Mendil: 2 paket

-Emzik/Emzik Kutusu/Emzik Zinciri

-Pişik Kremi

-Deniz’in Kapı  Süsü




not: Bence bu hazırlık yapılırken mevsime dikkat etmek çok önemli. Kış bebeği olunca fazladan alınması gerekenler oluyor. Yaz bebekleri bu anlamda şanslı diye düşünüyorum.


15 Mayıs 2016 Pazar

KENDİN YAP Part 1


Merhaba Güzel Anne!


Bugün çok eğlenceli bir yazı var burda. Ara sıra böyle kendin yap projeleri yayınlamayı düşünüyorum. Umarım başarılı olabilirim. Alın çayınızı kahvenizi buyrun yazımı okuyun. 

Hamilelik koca 40 hafta. Gez dolaş, alışveriş yap, sinemaya git, gönlünce ye iç.. 
Ve yığınla para tutan şeyleri kendin yap. Cidden ne kadar pahalı bu hazır kapı süsleri. Başta almayacaktım yapmayacaktım derken olmazsa olmaz dedim araştırmaya başladım.





Bilenler bilir -meleğineli - isimli bir site var ve cidden inanılmaz güzellikte kapı süsleri yapıyor. Fiyatlar bana çok uçuk geldi. Derken Melek Hanımın uzmantv.com sitesinde popüler olan bir kapı süsünü anlattığı videoyu izledim. Dedim ben bunu yaparım arkadaş. Bu kadar profesyonel olmak zorunda değil ama yaparım. Elimde yatkındır meslek icabı şimdi mütevazı olamam.



Gerekli malzemeleri Kıbrısta almaya kalksam çok pahalı olacaktı (çünkü burda sadece içki-sigara ucuzdur) Başladım internetten bu malzemeleri nerden alabilirim araştırmaya. O kadar güzel siteler varmış ki. Çok mutlu oldum.


hobisitesi.com ve funbou.com adreslerinden siparişleri verdim. Kısa zamanda hepsi Ankarada ki evimize geldi, sonra da bana Kıbrıs’a geldi. Bakalım neler almışım ! 



Şablon çıkardıktan sonra gerisi hayal gücünüze kalmış. İyiki böyle yapmayı tercih etmişim.




Geriye malzemelerim kalınca yine popüler olan başka birşey yapmak istedim. Takı yastığı.



 Çok güzel örnekler var gerçekten. Gördüğünüz gibi takı yastığını bulut şeklinde. Uydurmasyon kestim, elimde dikip elyafla doldurdum.  Birkaç malzeme biraz da hayal gücüyle neler çıkıyor ortaya.


Olmazsa olmazlardan biri de lohusa terliği tabiki. Piyasa fiyatları en az 30-40 tl. Ne gerek var dedim ve English Home dan 6 tl verip bu terliği aldım. Gerisi tabiki yine hayal gücüm. Gurur duyarım !



Haydi hamişler. Totonuzu kaldırın ve bebişinize el emeği birşeyler yapın !