3 Haziran 2016 Cuma

DENİZ’e ALDIKLARIM Part 3

Merhaba !

Bugün çok keyif alacağınız bir yazı okuyacaksınız. Yani ben öyle umuyorum. İyiki almışım dediğim ürünlerle yine karşınızdayım. Bakalım bunlar neler ?


-SLİNG: Yani kim icat ettiyse bin kere razı olsun diyorum ve başlıyorum. Bir nevi bebeği sırtında-boynunda taşımak anlamına geliyor. 
Eski dönemlerde kadınlar bebeklerini buldukları uzunca bir bezle vücutlarına sarıp  o şekilde işlerine devam ediyorlarmış. Yani düşünün bu asırlar önce böyleymiş. Haa yok mudur hala Afrika da falan, vardır elbette.

Peki ben nasıl tanıştım bu Sling ile ona gelelim hemen.

Yine bir gün almışım çayımı kahvemi, oturmuşum bilgisayarın başına ne var ne yok diye bakınıyorum. 

Bir anda ünlü bir oyuncunun bebeğini kucağında kumaşla taşıdığını gördüm. Yahu dedim o ne öyle ? 

Meğersem adı Slingmiş. 

Yaklaşık 5 metre uzunluğunda 50 cm genişliğinde olan bu kumaş ile bebeği kendine bağlıyorsun. 

Doktorlar bunu özellikle öneriyor. Sebebi ise şu, bebek doğduğunda kendini hala anne karnında hissediyor ve anne kokusunu almaya, o güveni hissetmeye devam etmek istiyormuş. Dördüncü trimester olayı yani.
Sling sayesinde bu mümkün. Eğer aranızda ben bebeğimi saatlerce kollarımda taşırım diyen varsa alkışlıyorum. Ama bu bir süre sonra imkansız arkadaşım, ne dersen de! 
Yorgun düşüyorsun. Eee neydi hani süt dinlenince oluşuyordu. 
Bunu unutma taze anne !

Bende hemen almalıyım dedim ve -tuniko.com- isimli siteden sling siparişi verdim. 3 günde geldi. Güzel bir taşıma kılıfı ve kukuleta ile birlikte. Gelir gelmez ben kullanmaya başladım. 

Deniz tabiki çok sevdi. Zaten istediği bana yapışık gezmek. Ben sling eve gelir gelmez bağlama tekniklerine başlamıştım. Hemen pratik yapmak önemli, ilk hamlenizi bebeğiniz kucağınızdayken yaparsanız gerilmeniz an meselesi.
 Çünkü şu bir gerçek ki bağlaması biraz pratiklik istiyor. Ne var canım pratik yapıverin sizde. 

Çoğu zaman Deniz’i sling de sakinleştirmişimdir. Ağlama krizlerine girdiğinde eşim bile ‘ kendine mi bağlasan’ der.

Şöyle bir örnek de vereyim. Misal Deniz öğle uykusunu aldı. Ki bu bizde yaklaşık 3-3.5 saat olur. Uyandı ve tüm ihtiyaçları giderildi. Ben Deniz’i slinge bağlayıp evden çıktım. Maksimum 10.dakika uyur. 

Ten tene temas gerçekten çok önemli !
-Bunun dışında Deniz’i kendime bağladığımda ( ben böyle demeyi daha çok seviyorum) ev işlerimi rahatlıkla yapabiliyorum. 

-Dışarı çıkmak istediğimizde her seferinde bebek arabası kullanmak sıkıntı oluyor. Bazen bu şekilde çıkıyoruz çok pratik oluyor.

-Yaklaşık  4 aydır kullanıyorum ve buraya yazabileceğim eksi bir yönü olmadı.

Burdan nasıl bağlanır, kumaşı nasıldır gibi açıklama yapmak yerine sizi tuniko.com sitesine yönlendiriyorum. En detaylı bilgiler orda çünkü. Uygulamalı videolar var.

-Görseller tuniko.com sitesinden. Ben bu rengi tercih etmiştim- 

***

-Ana Kucağı Kılıfı: Biz yavru vatan Kıbrıs’ta yaşıyoruz. Eee malum sıcak memleket. Bizim kullandığımız ana kucağının kumaş bölümleri de naylon gibi terletebilecek bir yapıda. Her seferinde ince bir battaniyenin üstüne yatırıyordum ki Deniz’i kafası terlemesin diye. 
Yüzde yüz pamuklar, pazenler bile terletiyordu yavrumun kafasını.  

Derken bir gün instagramda sörf halindeyken bir de ne göreyim.        

-Moms Cotton- diye bir marka var. Ve ana kucağı kılıfı yapıyor satıyor. Gayette kendi markasını oluşturmuş bir sayfa. Hemen sitesine girdim. -momscotton.com-
-Bizim tercihimiz bu model oldu-

Ve daha neler neler gördüm. Mama sandalyesi kılıfından bebek arabası kılıflarına örtülerine kadar inanılmaz pratik ve zekice tasarlanmış ürünler.

Tüm ana kucaklarıyla uyumlu olan ve gözüme en güzel gelen –tabiki cupcake- kılıfını sipariş verdim.

 Kısa sürede geldi ve sitede yazan kumaş özelliklerini, terletmez vaatlerini, kumaşa dokunduğumda anladım ne demek istediklerini. 

Bir ara anneme bastırmıştım kumaş alıp yapalım diye ama imkansızmış onu anladım. Tabiki hemen taktım ve denedim. O kadar hoş görünüyordu ki. Yine başarılı bir alışveriş yapmıştım. 

Gurur duydum kendimle.

3-4 günde bir yıkıyorum ne bir deforme oldu ne de başka birşey. Sapasağlam duruyor hala. Öbür türlü ana kucağının aparatlarını çıkarıp yıkamak zulüm geliyordu bana. Böyle çok daha pratik oldu.

Sitede gözüme kestirdiğim birkaç ürün daha var. Onların da zamanı gelecek.

***

-Kanguru: Olmazsa olmaz olan birşeydir. Babalar her zaman daha heveslidir. Bizde de durum öyleydi. Başladım arayıp taramaya. 80-90 tl civarı fiyatlaır gördükçe bana çok pahalı geldi. Yahu dedim bu ne alt tarafı bağlayıp gezcez. 

Araştırdıkça karşıma bambaşka bilgiler çıktı. Ne kadar eksikmişim bu konuda onu öğrendim. Ve kendimi -momfortbaby.com- sitesinde buldum.  
Zaten bilgileri okuyunca eşime direk şunu dedim ‘ hangi rengi alalım sen seç ‘.
Çünkü yazılanlar görseller beni o kadar çok tatmin etti ki. 

Tıpki sling de ki gibi sizi bilgiye boğmak istemiyorum. 
-momfortbaby.com- sitesini ziyaret etmenizi öneriyorum.

Deniz o kadar mutlu ki kangurudayken. Hem biz rahatça gezebiliyoruz hem de o. 
-Renk konusunu eşime bırakmıştım. O da bu harika rocky modelini seçti-

Saatlerce bu şekilde kalmak mümkün çünkü bebeğinizin ağırlığı vücuda eşit bir şekilde dağılıyor. 
Boyun-sırt-bel üçlemesi bu konuda çok önemli. 
Zaten bu nokta da ergonomik neymiş onu öğreniyorsunuz.

Sitede bağlama şekilleri videolar halinde anlatılmış. 

Geliştirilen özel bir aparatla doğumdan itibaren kullanmak bile mümkün. 

Oldukça geniş bir renk yelpazesi var. 

Seçim yapmak gerçekten çok zor.

-Ayrıca anlattığım 3 ürününde kumaş özelliklerinde hiçbir zararlı madde kullanılmadığını belirteyim. Zaten internet sitelerinde bununla ilgili yazılar ve sertifikalar da mevcut !-


not:Görseller internetten alıntıdır.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder